Paramparça Aşkımız

ebook

By Yusuf Solmaz

cover image of Paramparça Aşkımız

Sign up to save your library

With an OverDrive account, you can save your favorite libraries for at-a-glance information about availability. Find out more about OverDrive accounts.

   Not today
Libby_app_icon.svg

Find this title in Libby, the library reading app by OverDrive.

app-store-button-en.svg play-store-badge-en.svg
LibbyDevices.png

Search for a digital library with this title

Title found at these libraries:

Loading...

Karanlığın çökmesine az bir zaman kalmıştı. Bulutlu, nemli, ihanetle yüklü hava, yaklaşan karanlığı daha çok hissettiriyordu.
Evle birahane arasında ne tarafa gideceğine karar veremeyen Ahat, yol ayrımına gelince durdu. Kafayı dağıtmak için acaba birahaneye gidip iki bira içse miydi? Gün boyu olanlardan dolayı canı o kadar sıkkındı ki, yaşadığı kâbusları unutmak istiyordu. Bu kafayla eve gidip de ne yapacaktı? En iyisi içip, geçici bir süre için de olsa her şeyi unutmaya çalışmaktı. Böylece beyninin az da olsa dinlenebileceğini düşünüyordu.
Birahanenin olduğu yöne doğru yürürken birden sis çöktü. Sis o kadar yoğundu ki, neredeyse göz gözü görmüyordu. Sisin içinden türbanlı genç bir kadın çıktı... Olabilirdi, üzerinde hiç durmadı. Fakat ardından aynı görünümde bir kadın daha geçti. Ardından bir tane daha... Sonra iki oldular, sonra üç... Bu da neydi böyle? Neden bütün kadınlar türbana ya da kara çarşafa girmişti? Yoksa İran'a mı gelmişti? Nereye gitmişti diğer kadınlar? Hepsi kapanmış, hiç mi türban takmayan kadın kalmamıştı? Anneleriyle birlikte yürüyen çocuklar bile kapalıydı. Neler olduğuna bir türlü anlam veremiyordu. Çok sayıda türbanlı kadın olduğunu, ilkokula giden çocuklara bile türban giydirildiğini, kapananların sayısındaki artışı biliyordu. Az sonra başka bir türbanlı kadınla karşılaştı.
Olanca dikkatiyle sisin içinde dolaşırken başı açık bir kadın görmeye çalıştı... Nerede olduğunu bilmeksizin bir o yana bir bu yana koşup durdu. Ne tarafa gitse ya türbanlı kadınlarla ya da terörist tipli, uzun sakallı, eli tespihli, başında takke, üzerinde uzun beyaz entari olan adamlarla karşılaşıyordu... Sanki yer gök bunlarla dolup taşmıştı.
Bir ara yine rüyada olduğunu düşündü. Bir kez daha ruhunun daraldığını, terlemeye başladığını hissetti. Kravatlı bir adam, etekli bir kadın, ya da normal giyimli bir genç görmek umuduyla sisin içinde daha hızlı, daha karamsar duygularla bir aşağıya bir yukarıya koşmaya devam etti. Hiç bilmediği sokak aralarına gelmişti. Türbanlı kadınlar, uzun sakallı, entarili adamlardan başka kimseyle karşılaşamadı. Ruhundaki bunaltıyla bayılacağı endişesine kapıldı. Sisin ortasında boş bir bank olduğunu gördü. Bank ıslaktı ama oturacaktı. Düşmemek için oturmaya ihtiyacı vardı. O sırada İran'daki gibi siyah çarşaflı birkaç çocuk geçip gitti önünden. Çocukların bu yaşta kapatılmasına dayanamıyordu. Biraz dinlendikten sonra tekrar ayağa kalktı.

Paramparça Aşkımız